Hizmet Verdiğimiz Alan
Hemodiyaliz Alanında Hizmet Sunuyoruz
HEMODİYALİZ NEDİR?
Hemodiyaliz, böbrek yetersizliği nedeniyle vücutta birikmiş olan üre, kreatinin, potasyum, fosfor gibi çeşitli zararlı ürünlerin ve fazla suyun, hemodiyaliz cihazı üzerine takılan, yarı geçirgen bir membran (zar) içeren filtre vasıtasıyla, kandan temizlenmesi işlemidir.
Hemodiyaliz Yeterliliği-Yeterli Diyaliz Nedir?
Hemodiyaliz Yeterliliği, genel anlamda hastanın hiç bir şikayetinin olmaması, kendini iyi hissetmesidir. Hastanın iştahının iyi olması, hatta ilk aylarda kilosunun artması diyalizin yeterli olduğunu düşündürür. Ayrıca hastanın hipertansiyonunun düzelmesi, hematokritin (kan sayımının) %30'un üzerinde olması, kan fosfor düzeyinin 5.5 mg/dl'nin altında olması, beslenmenin ölçüsü olarak serum albumin ve kolesterol düzeylerinin normal olması diyalizinin yeterli olduğunu yansıtabilir.
Tüm bu klinik gözlem ve bulguların yanında Hemodiyaliz yeterliliğini kanıtlayan asıl gösterge; diyaliz giriş ve çıkış üre değerlerinin ölçülüp, matematiksel formüllerle URR ve kT/V denilen 'Üre Klirensi' değerlerinin hesaplanmasıdır.
Kan tahlilleri aylık olarak yapılır ve URR, kT/V değerleri hesaplanır.
Böbrek Neredeyse Yeri Doldurulamaz Bir Organ
İnsan böbrekleri hayati bir görevi yerine getiren, etkileyici bir tasarıma sahip, küçük biyolojik mucizelerdir. Bu ikiz organların ciddi bir süre yetersizlik göstermesi veya iflası yaşamı tehdit edebilir.
Son dönem böbrek yetersizliği hastalarını tedavi etmek ancak 1960'larda hemodiyaliz rutin hale geldiğinde bir başarı hikayesi haline geldi. Şimdi, teknolojik mükemmelliğin yardımıyla, diyaliz giderek artan sayıda böbrek hastası için belirli bir yaşam kalitesini ve daha uzun ömür beklentisini sağlıyor.
Sağlıklı Böbrekler Neyi Yerine Getirir?
Böbrekler iki tanedir ve yetişkinlerde her bir böbrek yaklaşık 11 santimetre uzunluğunda ve 160 gram ağırlığındadır.
Böbrekler vücudun metabolik süreçlerinin önemli bir parçasıdır. İdrarı toplar ve idrar yolu vasıtasıyla atarlar. İdrarın yanı sıra, metabolik süreçlerden oluşan aşırı su ve toksinler bir süzgeçten geçer gibi vücuttan atılır. Ayrıca, kanda aşırı asitliği önlemek için asit-baz dengesini düzenler. Böbrekler aynı zamanda hormon üreterek kan basıncını düzenleme gibi önemli bir fonksiyona da sahiptir. Eritropoetin gibi böbrek üstü bezi hormonları kemik iliğindeki kan hücrelerinin üretimini kontrol eder. Böbrekler aynı zamanda kandaki kalsiyum miktarına ve D vitamini üretimine etki eder. Bu vitamine kemiklerin stabilitesini sağlamaya yardım eden mineralizasyonda ihtiyaç duyulur. Böbrek fonksiyonlarının çeşitliliği kolaylıkla görülmektedir.
Böbrek Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Kronik Böbrek Yetersizliği birçok değişik sebeple ortaya çıkabilir. En sık sebep Diyabetes Mellitüs-Şeker Hastalığıdır. Şeker hastalığı, tüm böbrek yetersizliği hastalarının yaklaşık yarısından sorumludur. Şeker hastalığı süresi, hasta yaşı, şeker ve HbA1c seviyeleri ne kadar fazla ise böbrek ve diğer organ hasarları oluşma ihtimali o kadar fazladır.
Uzun süre yüksek seyreden, konrolü iyi yapılamamış Hipertansiyon da kronik böbrek yetersizliği için sık sebeplerden biridir.
Glomerülomefritler; nefritik veya nefrotik seyirli, otoimmün kökenli hastalıklardır ve uygun tedavi edilerek kronik böbrek yetersizliğine ilerleyişi durdurulabilir. Geçirilmiş iltihabi solunum yolu ve cilt hastalıkları sonrası glomerülonefritler görülebilir.
Genetik sebepli, ailevi geçiş gösteren böbrek yetersizliği sebepleri mevcuttur. Fabry hastalığı, Alport sendromu, Ailesel IgA nefropatisi, polikistik böbrek hastalığı gibi.
İdrar yolları ve idrar torbasının doğuştan bozuklukları, idrar yollarının taş-tümör gibi sebepleri, aşırı büyük prostat, sık geçirilen üst idrar yolları enfeksiyonlarına bağlı oluşan tıkanıklıklar sonucu kronik böbrek yetersizlikleri gelişebilir.
Ağrı kesici ilaçların aşırı kullanımı, kemoterapi ilaçları, alkol veya ağır metal zehirlenmelerine bağlı böbrek yetersizliği gelişebilmekte, bazı otların bilinçsizce kaynatılıp içilmesi de sık görülen bir sebep olarak karşılaşılmaktadır.
Vaskulit ile seyreden romatizmal hastalıklar sonucu da kronik böbrek yetersizliği gelişebilmektedir.
İleri yaşta ve çoklu organ hastalığı olan kişilerde kalp pompa gücü (Ejeksiyon Fraksiyonu) azlığı, ilerlemiş ateroskleroz veya ileri KOAH sebepli uzun hipoksi dönemleri sonucu yine kronik böbrek yetersizliği gelişir.
Birçok böbrek hastalığı sessizce gelişir ve uzun yıllar fark edilmez. Bu nedenle, bazı kronik böbrek hastaları, hastalığın geç bir aşamasına kadar bir uzmana (nefrolog) danışmazlar. Nadiren de olsa, bazı vakalar birkaç gün veya hafta içerisinde hızla gelişerek akut böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Böbrek Hastalığının Etkileri Nelerdir?
Böbrekler görevlerini yeterli ölçüde yerine getiremediklerinde tüm vücudumuz bundan etkilenir. Böbreğin "süzgeci" arızalı olduğunda, idrara çok fazla protein salınacaktır. Ayrıca, bu durum bacaklarda veya akciğerlerde ödemlere (su toplanması) yol açar. Çoğu durumda da çok az toksin (başta üre) atılır. Birikmeleri durumunda bu toksinler diğer organlara zarar verebilir. Sindirim yolundaki bozukluklar gastritten, mide ülser kanamalarına kadar değişik ağırlıklarda olabilir. Toksin birikimi (üremi), kalp ritmi bozuklukları veya perikard (kalbi saran zar) iltihabına yol açabilir. Hatta sinir sisteminde anormal değişiklikler gözlenebilir. Birçok hastada hormonal düzenin bozulması nedeniyle kan basıncında önemli bir artış görülebilir. Kan basıncını düşürmek için kesinlikle tıbbi müdahale gereklidir. Hastalığın ilerleyen aşamasında, kemiklerin dekalsifikasyonu başlar ve kan hücresi üretim işlevinin bozulması anemiye yol açar. Yetersiz idrar atılmasına bağlı olarak, vücut çok fazla su tutar.
Böbrek Yetmezliği Tedavisinde Neler Hedeflenir?
Klirens olarak da bilinen, böbreğin çalışması %15'ten daha fazla azalırsa, tehlikeli sonuçları olan komplikasyonlar beklenebilir. Doktorlar, kan zehirlenmesinin bu aşamasını üremi olarak adlandırır. Uzun süre tedavi edilmezse ölüme yol açar. İlerlemiş böbrek yetmezliğinin tedavisinde, doktorlar ilk olarak üreminin yol açtığı yaşamı tehdit eden komplikasyonları önlemeye çalışırken uzun süreli hedef ise günlük sosyal yaşam ve iş yaşamında normal işleyişe olanak sağlayarak hastanın sağlığının tamamen normale döndürülmesidir. Ciddi şekilde hasar gören böbrekler, yalnızca organın hayati işlevlerinin uygun bir tedavi ile - böbrek replasman tedavisi - değiştirilmesiyle tedavi edilebilir.
Böbrek Replasman Tedavisi İçin Ne Gibi Fırsatlar Mevcuttur? Böbrek replasmanının en iyi ve en kapsamlı şekli sağlıklı bir donör böbreğinin başarılı şekilde naklidir. Ancak, tüm dünyada yeterli miktarda organ bağışı mevcut değildir. Bazen, önemli tıbbi veya kişisel nedenler de böbrek naklini imkansız kılabilir.
Kronik böbrek yetmezliği bu nedenle en azından geçici bir süre için "yapay bir böbrek" kullanılarak tedaviyi gerektirir. Bu tedavi "diyaliz" olarak bilinmektedir. Diyaliz tedavisinin çeşitli tiplerinin etkililiği kanıtlanmıştır. Gerçek bir "yapay böbrek" kullanıldığında bir filtre, hemodiyaliz olarak adlandırılan bir işlemle kanı temizler. Ancak periton ya da karın zarı, aynı zamanda doğal bir filtre olarak mevcuttur. Periton diyalizinde kullanılır.
Hemodiyaliz
Hemodiyaliz sırasında, hastanın kanı vücudun dışında bir filtreden geçer ve hastaya geri verilir. Filtre membranındaki küçük gözenekler toksinleri süzerken, proteinler gibi hayati bileşenler kanda bırakılır. Fazla su da bu küçük gözeneklerden atılabilir. İşlem, bir kan pompası ve güvenliği sağlayan sistemler ile donatılmış bir diyaliz makinesi ile kontrol edilir. Aynı zamanda makine, tedavi sırasında kan pıhtılaşmasını önlemek için Heparin gibi ilaçlar uygulayabilir.
Hemodiyaliz için, kan damardan, tercihen hastanın alt kolundan alınır. Diyalizi gerçekleştirmek için tedavide yeterli kanın bulunmasını sağlamak üzere, ön kol damarını hazırlamak için küçük bir operasyon gerçekleştirilir. Daha yüksek basınç ve daha hızlı kan akışına olanak sağlamak için toplardamar ve atardamar arasında bir bypass yapılır. Bu bypass "şant" olarak bilinmektedir. Şant prosedürü için uygun kan damarı kullanılamazsa, daha geniş kan damarlarından birine bir kateter yerleştirilebilir.
Tedavide kullanılacak çeşitli yöntemler mevcuttur. Diyaliz tedavisi bir klinikte veya evde uygulanabilir.
Bir klinikte diyaliz genellikle haftada üç kez gerçekleştirilir ve dört-beş saat sürer. Hastalar evden kliniğe gelirler. Deneyimli doktorlar ve eğitimli tedavi personeli tüm tedavi boyunca hastayla ilgilenir. Diyaliz tedavisi alınmazken, hastalar normal günlük yaşamlarını sürdürür.
Hastaların durumu uygun olduğu takdirde, evde kendilerine hemodiyaliz uygulayabilirler. Hasta ve genellikle bir yakını birlikte bir eğitim merkezinde kendine diyaliz uygulamayı öğrenir. Bu tedavi şekli hastanın profesyonel ve sosyal yaşamı için bir bağımsızlık sunar.
hemodiyaliz nedir böbrek bartın diyaliz diyalizör